Aşk, hayatın beklenmedik sürprizinde aldığın derin nefesin şaşkınlığı ile inişi ve çıkıșı olmayan zirveleri sarsar ve dahi cevabını hiç bilmediğin oraya nasıl çıktın sorusunu sorar!
Aşk, derinden bir sarsılmanın tam zamanına teşne titre ve kendine gel öyle mi? Hiç kusura bakma gelemem diyeceğimi biliyorsun ve biliyorsun ki sarsıntıyı sarsıntı sarsmaz diyeceğimi de. Öyle sarsar ki aklını başından almakla kalmaz ve daha fazlası ne dersen aşka öldüğünü görmek yetmez sürün der sürün!
Aşk, duygu aleminin tepe noktası biliyoruz ve alemin kurulușundan bu yana tırmanış devam ediyor. Kimi başlamadan, kimi yarı yolda, kimi tam varmak üzereyken netice alamaz. Bu yola baş koyup istediği tırmanışı gerçeklerip tepe noktasına yerleşebildiler mi? Şimdiye kadar ne duyan oldu ne de gören! Peki bazı duyumlar? Onlar efsane ya da günümüzün şehir efsaneleri...
Aşka revan bir bahar daha istemek ne? Şimdi kavuştun diyelim bir bahara daha. Ne farkı var diğerlerinden? Evet, güzel günlerin çabuk geçtiği gibi o da geçiyor değil mi? O halde ne yapmalı bu sıradanlığa? Sen beşinci mevsimi zorla kristal düşlerinde ve bir rüyanın hikayesi oluver. Bu kadar kolay mı? Değil elbet lâkin sen zoru seversin hatta zorun zorunu da!
Aşk ile buraya kadar biraz anladım diyeceğin üzre nasıl anlatsam da nasıl anlasan, anlasan ya da hiç anlamasan yük sel'e kapılmış gidiyor!
YORUMLAR