VARDI

Hayatın bilinmeyen bir yerinde “bu başka” kısmı vardı lakin sadece vardı! O hâlde bir doğrudan başka bir doğruya geçerken üzerine basıyordu mutlaka bir yanlışın ama yanlışın üzerine basmak bir doğrunun ortaya çıkması ile alakalı durum olabilir mi bilmiyordu, yalnız anlayacağım dilden söylüyordu ve haklıydı, çünkü bir yanlışın yapılması gerekiyordu.

Kim doldurdu kendine yasaklı zamana bu kadar içi ve dışı boşları? Çarkın önüne bir bir düştükçe direnmeden yok olup gidenlerin varlığına kim suçlu sorulmadı giderken ve ağır kusurlu bu dünyanın cezasını çekmeyen insan kalmadı! Ve giderken seni birden öyle ve öylesine deli gibi severken ötelerin ötesinde kalmak da neyin nesiydi? Söyle şimdi savrulan yerlerin yerinde ne var ve neyi ne savurdu da saçların bir omuzuna düşmüștü o vakit? Göz çukurlarına dolmuş zaman atıkları çapaklarınla atılsa ne vâkit güneşin son demleri gurubunda ve batmak üzere kimsesizliğin kıyılarında lâkin ikisininde uçları keskin ve kimsesizlikten bileyli dokunsan bir başınalığı kanatıyordu! Kanayan yerinden bir zaman sonrasından alçıya alıyordun hayal kırıklığı yaşatan düşlerini lâkin pamuğa sarılacaklar ve çöpe atılacaklar vardı ki kurunun yanında yaş yanarı bir kenara bırakıp ayıklıyordun pirincin içindeki beyaz taşı ve ak köpeğin pamuk tarlasına zararını görebiliyordun. Gözünden kaçanlar olmuyor değildi ama onları da bizden sayıyordun ve hayatın gözden ırak, gönülden ırak kısmına takılmadan seviyor ve seviliyordun.

Ne çok yazıldı ve çizildi hiç aklının ucuna gelmedi mi? Gelmedi ve seni senden kotaracak yürekli bir liman ve limanların sığıntı ve dahi gelen bu gemiler korsandı! Attılar seni kıyıdan ve uzaklaşmaya görünce alabora zamanı anladın. Kimsesiz denizlerinde kimliksiz öfken ve öfkelerin yan yatmış, çamura batmış! Haydi gel deseydin ve deseydin ki geldim yanına ne mi olacaktı? Her şey dahil ve hiçbir şey hariç istediğin olabilirdi ama nasıl ki mevsimlik bir sevdan kışı görmeden göremezdi baharı, nasıl ki gözlerinde vuslata kanat çırpan güvercin telaşı vardı ki çifte kavruk gözlerinde kayboldum.