YÜKSEL KÖKER

YÜKSEL KÖKER

[email protected]

YAZMAK

06 Ocak 2025 - 00:01

21. asrın çeğreğinin son yılına geçmeye saatler kaldı ve bu zaman diliminde kaldığımız yerden devam edeceğiz yazmaya, tabii nefes aldığımız sürece... Ne yazdık ne yazacağız düşüncelerinden daha çok niçin yazdık ve niçin yazacağız? Yazmak için mi yoksa yazmak zorunda olduğumuz için mi? Bilmiyorum lâkin dilin gücü, kelime tercihi ve anlam sıralaması yeteneğinde bütünleşmiş hâliyle istemesen de yazdırır. Yazmanın ağızı ve dili yok diyemem, çünkü yazılanlar boşuna değil ve değillerinden ya da olabilirlerinden iç sesine revan, kurguya iștiyak, karekterlerin iletişimini ve ilham veren güzelliğini bir metne resmedebilmek. Anlatıcı türleri, bakış açıları, metin kurgusu, bașlangıç, gelişme, sonuç. Ve zaman kavramları; geçmiş, gelecek, geniş ve șimdiki. 

Zaman ve mekandan münezzeh soyutlanmıș ve uzun uzadıya bir bakışın revaklarında gözlerime takılan gözlerinden sigası muștular lâkin bir hâyâl ki ne hâyâl! Gel de yazma ve gel de başka türlü kendini ona ifade edebil. Zor değil mi yazmanın dışında ruhunu sarmalayan ağırlıkları atmak? Zor değil, zorunda zoru lâkin zoruna gitse de yazacaksın, çünkü her sözün onda kendi ağırlığı var ve kozmik bir kaynağı.

Yazılanın bir insanda oluşan etkisi veya tepkisi ne olurdan çok, yazılanın samimiyeti kadar okurun da samimi bir duruşu vardır elbet. Ne anladı ya da ne anlamalıydı düşüncesi zaman kaybı ve bir sonraki yazacaklarına bir engel. Düşlerin seni yerinde durdurmadığı sürece yazmak ve genel kabul görmüş yazı düşüncesine, kendinden bir şeyler katıp, bir adım daha ileriye taşıyabilmek, çünkü dil canlıdır ve gelişmeye açıktır. Atmosferi farklı ve ilk defa karşılaștığın bir iklime uyum sağlamaya çalışmak gibi yazmak makbuldür. Evet, şimdiye kadar iç sesi çatışmalarımdan karşılıklı diyaloğu tercih etmem ve soyut yazmam biraz gerçeklerden uzak tutuyor gibi olsa da hakikate doğru ilerlediğini anlıyorum.
Son sözümüz; söz uçar, yazı kalır vesselam.

YORUMLAR

  • 0 Yorum